Aşık Haydar Bektaş
İstersen dünyada sen yüzyıl yaşa Kimsenin muradın çıkarmaz başa Halimi arz etsem dağlara taşa Dedim götürmüyor bu gam yükünü. Aşık Haydar derki bu ahir çağı Bilenmiş geliyor ecel bıçağı Gökyüzünde uçan posta uçağı Dedim götürmüyor bu gam yükünün |
||
Aşık Haydar, 1894 yılında Çorum'un Alaca ilçesine bağlı İsahacı
köyünde doğdu.
Kaynak: "Asrın Kerem'i" Çorumlu Aşık Haydar (Bektaş) |
||
|
||
Eserlerinden bazıları: |
||
Aman Dünya Ne Dar imiş Hey Ağalar, hey Gaziler! Ben bir derde düçar oldum. Yetim kalacak kuzular Ben bu candan bezer oldum. İzmir, İstanbul koymadım Derdime çare bulamadım Ecelim yetip ölmedim Bir kuruca kovan oldum. Yirmi beş sene çektim Yaş yerine kanlar döktüm Kocadım belimi büktüm Dertli dertli gezer oldum. Bahar geçti dolandı güz Sancı gitmez gece gündüz Selahattin istedi beş yüz Ben orada şaşar oldum. Biraz ekin toklu sattım Bindim Ankara'ya gittim Beylerden rica ettim Gülhane ye yatar oldum. Röntgenci röntgene vurdu Derdimi elime verdi Operatör filmi gördü Ben bıçağı sezer oldum Yalan Dünya ne dar imiş Dert çekmesi ne zor imiş Midemde çıban varimiş Can kafesten üzer oldum. İkinci koğuşa yattım Altı günü tamam ettim Sedye ye kendim gittim Bir ayna var bakar oldum. İki iğne vurdu hoşalttı Yardı karnımı boşalttı İki saatte baş etti Dikişimi diker oldu. Bir kan vurdular koluma Yönümü dönmem ölüme Sedye geldi yanıma Ben koğuşa gider oldum. Dertli dertli gezer oldum Ben derdimi yazar oldum. Bu derdi ben çeke çeke Öz canımdan bezer oldum. Fıtık, apantistler gelir Tabipler dersini alır Her dertlere çare bulur Ben bir taze civan oldum. On beş gün oldu varalı Karyolalar bir sıralı Dokuz gün yattım yaralı Ben oradan sılac oldum. Bu derdimin dermanını Kalem yazmaz fermanını Ecel gelmiş can mı gider Okur felek fermanını Aşık Haydar der köyüme Selamet vardım evime Komşular geldi yanıma Görüştüm şadıman oldum. Güzelleme Gezerken sahrada bir güzel gördüm Boyu da selvinin dalına benzer Yanakları berelenmiş al derim Müzeyyen bahçenin gülüne benzer. Henüz on sekizdir yirmi yaşı Mevlam hilal etmiş çekilmiş kaşı Açmış ak göğsünü sehere karşı Baktım Erciyes in karına benzer. Al giyinmiş bahar mısın yaz mısın? Aşıklara cilve misin naz mısın? Sormak ayıp gelin misin kız mısın? Dolaşmış zülüfler geline benzer. Sana tay gelir mi dünyanın varı Yarinden ayrılan kılmaz mı zarı Bozulmuş kovanı inleşir arı Lebleri oğulun balına benzer. Nedir böyle aşıkları yakışın Ak gerdana dürdaneler takışın Aşık Haydar yorgun meral bakışın Mısırda Zelha’nın yarine benzer. Kement Attın Koydun Beni Tuzağa Kement attım koydun beni tuzağa Kurtulamam kader senin elinden. Terki diyar etsem gitsem uzağa Kurtulamam kader senin elinden Cömertsin ganisin her şeye nazır Kimin yoksul ettin kimisin vezir Her nereye gitsem yakamda hazır Kurtulamam kader senin elinden. Baharlar erişse karışsam güle Halim arzeylesem garip bülbüle Yükletsem eşyamı göç etsem bile Kurtulamam kader senin elinden. Karışmadım felek senin işine Derdin nedir düştün benim peşime Çadır kursam yüce dağlar başına Kurtulamam kader senin elinden. Bülbüller öter mi yaz olmayınca Gazeller dökülmez güz olmayınca Haydar toprak ile düz olmayınca Kurtulamam kader senin elinden |
Halimi Arzettim Dağlara Taşa Derdimi dökeyim gurbet eline Dedim götürmüyor bu gam yükünü Adana ovası, Manya çölüne Dedim götürmüyor bu gam yükünü. İstersen dünyada sen yüzyıl yaşa Kimsenin muradın çıkarmaz başa Halimi arz etsem dağlara taşa Dedim götürmüyor bu gam yükünü. Muhannetin derdi elin gahrine Dayanamam acı tatlı zehrine Koca Kızılırmak, Fırat nehrine Dedim götürmüyor bu gam yükünü. Bize hücum etti bu gam taburu Mevla bize versin ulu saburu Deryalarda yüzen Yavuz Vapuru Dedim götürmüyor bu gam yükünü. Aşık Haydar derki bu ahir çağı Bilenmiş geliyor ecel bıçağı Gökyüzünde uçan posta uçağı Dedim götürmüyor bu gam yükünün Yitirdim Yavruyu Öğleninen ikindinin arası Yitirdim bebeği ben bulamadım. Ağlayı ağlayı arar anası Yitirdim bebeği ben bulamadım Yavru ateşinden nasıl durayım Atatürk'e telgraflar vurayım Müjdesine beş yüz altın vereyim Yitirdim bebeği ben bulamadım Gece gündüz gezdim seyikler gibi Dolandım dağları geyikler gibi Ne dereler koydum ne taşlar dibi Yitirdim bebeği ben bulamadım Zalim ne olduysa şu bana oldu. Her geçen gün benzim sarardı soldu Araba mı çarptı, yolcu mu buldu? Yitirdim bebeği ben bulamadım. Hayal hayal görmedim mi düşünde? Zalim düşman gezer imiş peşinde Bir masum u paktı iki yaşında Yitirdim bebeği ben bulamadım. Koyun değil kurban diye kesile Katil değil mahkum olup asıla Bir yavru yitirdim bu nasıl ola Yitirdim bebeği ben bulamadım. Nasıl zalim imiş bu işi tuttu Ağlayı ağlayı dağa mı gitti? Kuzgun mu götürdü kurtlar mı yırttı? Yitirdim bebeği ben bulamadım. Asker değil mektubunu yazıyım Ölmedi ki mezarını kazayım Şu dağları koyak koyak gezeyim Yitirdim bebeği ben bulamadım. Ana diye ağlar artar fırağı Baba diye ağlar yoktur durağı Buna dayanır mı ana yüreği? Yitirdim bebeği ben bulamadım. Anası da koyun gibi meliyor Yanık sesi yürekleri deliyor Komşular da bulamamış geliyor Yitirdim bebeği ben bulamadım. Aşık Haydar gezer kendi halinde Tellal nida eder Çorum İlinde Alaca Kazasının Küre Köyünde Yitirdim bebeği ben bulamadım. Bilmem Felek yıktı devranımı demimi, Ya ben kime gidem imdada bilmem? İsyan deryasında buldum gemimi, Silkinip çıkacak bir ada bilmem. Yağmur yağar birbirine karışır, Küsülüler dostu ile barışır. Dertliler gelmiş de derdin yarışır, Dertsizler ne gezer arada bilmem? Feleğin ardından yetmiş var-mola? Matafın eksiğe satmış var-mola? Dünyada murada yetmiş var-mola Hele ben ermedim murada bilmem. Günler geçer hafta olur, ay olur. Hakka hizmet eyleyenler sayılır, Aşıklara ödülleri pay olur, Ben de olur muyum sırada bilmem? Aşık Haydar der ki bir müşkül kandır, Yenemem kendimi bilmem ne haldır Rabbim derdimin dermanın gönder, Tabuta mıh oldum kura da bilmem Onsekizbin alemleri var eden Onsekizbin alemleri var eden Ol Hüda’dır cümle alem tapusu Muhammet Mustafa Haydar-ı Kerrar Bir nurdan halkoldu onun ikisi Ezelden nur idi kandilde durdu Dünyayı toplayıp avucuna derdi “Kün” dedi alemin binasın kurdu Ol Haydar kendidir ilmin kapısı Kırklar el bağlayıp divan dizildi Bir yeşil el geldi engür ezildi Doksan bir kalemde Ahmet yazıldı Bir kan bir can oldu onun ikisi Ziram hüccet aldı ol Mustafa’dan Vakit tamam imiş göçtü dünyadan Seksen deve yükü Zıllihisar’dan Bütün lali gevher yüklesin hası Haydar’yem bize himmet Ali’den Hünkar Hacı Bektaş sırrı Veli’den Doldurdu bir kadeh verdi elinden Beni bu sevdaya saldı birisi. |
|
|
Arguvan Radyosu © 2009 2020 TASARIMSerkan. |